8 Haziran 2012 Cuma

Daehan Minguk Dalgası


Neden Kore diye sorulunca muhakkak ki Kore’yi tanıdığım ana gidiyorum ki benim Kore diye bir devletin varlığından bile haberim yoktu.  Japonya, Çin gibi Asya’nın en büyük iki ülkesinin arasındaki bu yarım adanın beni bu kadar etkileyeceğini daha önceden söyleselerdi gülüp dalga geçer belki de söverdim.. Çekik gözlülere ilk ilgim Kore’yle başlamadı gerçi dövüş sanatlarını hep kıskançlıkla izlemiş bize de öğreten bir ustamız yok ki diye çok hırpalamışımdır kendimi. Baştan söyleyeyim ben bir kızım ve yakışıklı insanlardan etkilenmem gayet normal. İlk etkilendiğim çekik insan da Koreli değil Çinliydi hani. Bir ara FOX’un ısrarla her hafta yayınladığı Türkçeye ‘’Geçmişin İntikamı’’ olarak çevrilmiş Jackie Chan’ın filmini izlediğimde hırsız olan kötü çocuktan oldukça etkilenmiştim. O zamanlar internetimiz yoktu tabii ben her yerde deli gibi ismini arıyorum ama nafile insanın en iyi dostu google olmayınca bu dünya yalan. Kime sorsam ben ne bilim havasında. Ben en sonunda dayanamayıp internet kafeye gittim tabii ama bu gerçekten benim için çok zordu. Türk erkeklerini kötülemek istemem ama ergenide çekilmiyor hani, iğrenç bir ortamda 2 saat boyunca aradım çocuğun ismini –evet internet özürlü biriydim- ve en sonunda oyuncuların film hakkındaki görüşlerini belirttiği bir röportaj buldum youtube’da. İsimlerinide yazmışlar hemen altına tabii benden mutlusu yok. Daniel Wuuuuuuu diye dolaşıyorum evin içinde artık ben. Tabii internetim olmadığından 1-2 ayda geçti hevesim, ee ne yapayım bir adını biliyorum o kadar! Çok bile beklemişim aha. Ben artık çekikleri unutmuş OKS’ye hızla çalıştırılırken(!) TRT sağolsun beni unuttuğum çekiklerle tekrar karşılaştırdı. Şimdi pek sevmememe rağmen Goong nam-ı diğer Düşlerimin Prensi özellikle Yoon Eun Hye oldukça sevdirmişti o zamanlar kendini. Gelmeyeceğini bildiğim halde yine de beklediğim Baykuşum gibi özel hiçbir yeteneği olmayan birinin prenses olması, aşkı bulması, sabırla sevdiceğini beklemesi ne kadar güzel duygular yaşatmıştır bana.. Allah belanı versin Shin Goon diye az ağlamamamış, Lee Yul’un o kızsal güzelliğine hayranlığım kısa sürmemiştir. Sırf bana yaşattıkları duygular için güzel bir diziydi diyebiliyorum şu anda.  Hele o dizi bittiğinde gösterilen ayıcıklar kadar sempatik bir son olamaz! Gerçi Playfull Kiss ekibi onu da çarpmıştı ama olsun Goong’da güzeldi yahu..




Nihayet internet bağlantımızın yapıldığı zaman ilk izlediğim dizi Coffee Prince & My Girl olmuştur ki, Gong Yoo & Lee Da Hae en sevdiğim oyunculardandır. Laf dedirtmem onlara yani. Oyunculuk olarak gerçekten çok başarılı bir ülke Güney Kore. Hyun Bin, Lee Da Hae, Gong Yoo, Han Hyo Joo, Kim Sun Ah, Gong Hyo Jin, Cha Seung Won, Joo Won, Kang Dong Won, Jang Dong Gun.. Daha böyle saymaya devam edebilirim ama yeter bence. Diyorum ya yetenek bol bu ülkede. Hani hiç mi yeteneksiz yok? Onlar da var. Bir Jang Geun Seuk, Kim Hyun Joong, Park Shin Hye, Lee Yeon Hee'de gözüm görmesin dediklerimden hani.. ! Kore dizilerinin en sevdiğim yanı kısa olması ki çoğumuzun öyle sanırım. Uzatıp bizi sıkmıyorlar, tadında bırakmayı biliyorlar. Haftada iki bölüm yayınlayıp toplam 120 dakikalık bir film çekiyorlar..  2 ay içinde bitiyor dizi. Uzun dizilerde var ama genellikle gündüz kuşağının kalitesiz yapımları onlar. Uzun dizi yapmayı beceremediklerini de kabul edelim lütfen. Türklerin eline kimse su dökemez o konuda aha. Fantastik öyküler nasıl Türkiye’de ilgi görmeyi bıraktıysa da Kore’de aynı hızla devam ediyor. Ruh değiştirmeler, zaman makinesi, ölüleri görmek, 9 kuyruklu tilki Gumiho..  Hepimize severek izlettikleri de gerçek. Korelilerin en çok ağlama sahnelerine bayılıyorum ben, hani böyle hümküre hümküre bütün güzelliklerini bir anda götüren bir ağlamaları var ya ha işte o! Genellikle romantizmi kullanıyor Kore dizileri, iyi yapıyorlarda gerçekten. Genellikle başroldeki kızlar yeteneksiz, sefil bir hayat yaşayan ama ısrarla azmini kaybetmeyen iyi yürekli insanlar oluyor. Aptal ama iyi sendromu nereye kadar gider bilmiyorum ama LYS sınavına 1 hafta sonra girecek biri olarak tüm umutlarım yemyeşil duruyor. ‘’Aptal olabilirim ama prensim beni bekliyor taam mı? Diye çemkireceğim birine aha. Şaka yaptığımı zannedebilirsiniz ama çok ciddiyim Kore dizileri insanı aptal ama iyi olmaya iteliyor. Sonumuz hayrola.. Prensime gelince! Gerçek hayatta evleneceğim kişiyle yapağım birçok şeyin temelinde Kore dizileri var, itiraf ediyorum. Bir kere herhangi bir hayvan kostümü giyip hayvanat bahçesine gitmeyi kesinlikle çok istiyorum. Milleti elleyip kaçıcaz ama!!! Lise kıyafetlerimizi giyip diskoya mutlaka ama mutlaka gitmeliyiz saçma sapan dansımızla herkes bize uymalı, bizden sonra her ay orda lise partisi yapılmalı. Annemin önünde 3 ayı dansı yapması şart, kural bu dans eden kızı alır aha. Dediğim gibi romantikliğin alası Kore dizilerinde, hiç yapmasalar bir aşk dörtgenini dayıyorlar, hadi bakalım izleme sıkıyorsa. İzletmeyi, kendilerini takip ettirmeyi çok iyi başarıyorlar. Kore dizisi izleyenlere laf edip bir tane Lee Min Ho dizisi izleyip Kore fanı olan çok var, biliyorum. Çoğu da üniversitili insanlardır bunların aha. Zaten Koreliler genç izleyiciyi hedef alırlar genellikle ve kendileri de genç insanlara önem verirler. Özellikle bayanlar için geçerli bu yaşı daha çocuk denecek kadar gençse ve güzelse hemen elinden tutarlar. Artık nasıl tutuyorlar bilemem ama ünlü olur mutlaka o kız. Her ülkede vardır bu zaten, sektöre mutlaka kirli eller sokulur. Kore’den soğumama neden değil bu!



Korelilerin dünyada etkisini gösterdiği diğer bir yöntem ise müzik.. Dizi müziklerinin üstüne tanımadığım bu milletin müziklerini gerçekten çok seviyorum. Her ne kadar son yıllarda çıkan gruplar bir öncekilerin kopyası veya  sesten çok görünüşe önem verilen gruplar olsa da K-Pop’un etkisi giderek büyüyor. Çoğu Kore severde bu böyle olmasa da ben görünüşten çok yeteneğe önem verdiğimi iddia ediyorum. Kendi ülkemde de birçok yetenekli müzisyen olmasına rağmen neden taaaaa Kore diyecekseniz, bende emin değilim. Görünüş bir yere kadar insanı etkiliyor gerçekten sonrasında değer verdiğiniz insanın kişiliğini gözlemlemeye başlıyorsunuz. Yapmacık, sulu sulu her yerde aegyo yapan Koreli kızları sevmiyorum. Puing Puing nedir yani? Babaların oğullarına ‘’Hadi oğlum amcana pipini göster’’ demesi gibi saçma ve itici bu aegyonu göster bize olayı. Havalı kızlar daha hoş görünüyor bence. Azimli insanlardan daha çok sevdiğim başka kimse yoktur dünyada nasıl ki Kore dizilerindeki karakterleri sevmemin baş nedeni buysa K-Pop grupları içinde azmine hayran kaldığım insanlar hep favorimdir. Böyle kişilikli insanlar hep kendilerini fark ettirmişlerdir zaten. YG Family sevgim sonsuzdur bu yüzden. Başka birçok sevdiğim grup var Kore’den ama hep vokale dayanaklı gruplar veya sololar bunlar. Belki ismini bile duymadığınız bir Koreli şarkıcı benim favorimdir.  Aslında Kore’de iyi ses bulmak hem çok kolay hem çok zor.  Kolay çünkü Korelilerin gırtlak yapısı o kadar harika ki adamlar doğuştan şarkıcı resmen bu yüzden sesi güzel olan bir nevi idare eder sesi olanların nerdeyse çoğu bir grupta şu anda. Kore’de gruplar bu kadar başını almış giderken insan seçici olmaya başlıyor bir süre sonra. Bir Ali, Aliee, Gummy, Lee Seung Chul dururken insanlar neden yeni çıkmış sevimli bir yüzü daha çok sever anlamıyorum. Korelileri bende sevimli bulduğum için izlemeye başladım ama bir süre sonra Kore gerçekten benim yurdum oldu. Türkiye ile Kore’yi asla kıyaslamadım kafamda. İkiside benim sevdiğim ve gönül verdiğim ülkeler, hep böyle düşündüm. Türk’üm, Türkiyeliyim, yaşadığım il Ordu’yu çok seviyorum ama bu böyle. Sanırım bu yüzden sevdiğim ülkenin derinlerine indim ve daha fazla sevebileceğim gerçek insanlar, kültürler, yaşamlar buldum.  




Kore sevgim başladığı zamanlarda yaşadığım yerde önemli bir insan sayılmazdım, arkadaş çevrem 1-2 kişiyle sınırlıydı ve anlaşıldığı üzere sosyal biri hiç değildim. Bu sevgimi paylaşabileceğim kimse de yoktu çevremde.  Ablalarım da Kore severler ama biri sadece yakışıklı erkekleri severken diğeri de üniversitesi nedeniyle şehir dışındaydı. İnternette biriyle ilk kez Kore hakkında konuştuğumda aslında benim de anlatacak çok şeyim olduğunu fark etmiştim. Yeni arkadaşlar edinmiş internet arkadaşlığı yalan diyenlere inat koca bir aile olmuştuk. Tabii o zamanlar çok kişi yoktu Kore sever ; normaldi iyi anlaşmamız. Sevdiğimiz insanları dinler sevmediklerimizi çekiştirirdik. Tıpkı gerçek hayatta en yakın arkadaşınla yaptığın konuşmalar gibi.. Gerçekliğine inandığımız arkadaşlığımız sıkı fanlılığımız hala devam ediyor ve ben birlikte oluşturduğumuz bu çemberi Kore’den daha çok sevdiğimi fark ediyorum. Bana Türkiye’nin 4 bir köşesinden mükemmel arkadaşlıklar sağladı Kore, en azından bu yüzden ben Kore’yi bırakamam.  Benim söyleyeceklerim bu kadar. Hepinize selamlar, bir Kore sever de ben varım işte..



Yazı gerçek bir Kore yazısı olsun istediğim için yarışmaya özel yazdığımı belirtmedim yukarıda, 2NE1 albümü kazanmak istiyorum ama az önce de belirttiğim gibi bu çemberde Can ağbinin de yeri çok büyük, asıl ondan bir hediye almak istediğim için yazdım. Umarım eğlenmişizdir çünkü ben soğuk terler döktüm. ^^ Ha bu arada 4 yıl önce bugün OKS’ye girmiştim ve yine 4 yıl sonra bugün liseden mezun oldum. Umarım bugün bana uğurlu gelir.. 

Herkese Başarılar!

S.E.





1 yorum: